Hijyen yönetmeliğine göre gıda maddesi üreten ve satan esnaf temizlik konusunda eğitim görecek ve yalnız kendi temizliğine değil kullandığı alanın temizliğine de dikkat etmesini öğrenecek.
Elbette ülkemiz bu konuda biraz zayıftı bu yönetmelik çok iyi oldu.
Temizlik alışkanlığı anadan doğma olmuyor mutlaka bu konuda da eğitim şart.
Hijyen eksikliğinin nelere mal olduğunu görüyoruz, anlı şanlı 5 yıldızlı tesislerden bile kötü haberler geliyor, toplu turist zehirlenmeleri olabiliyor.
Aslında temizlik denildiği zaman yaşamın her alanında olması gereken bir konudan bahsediyoruz.
Evlerimiz, işyerlerimiz, kendimiz, çocuklarımız ve çevremizin yanı sıra sosyal yapımız, insanlar arasında ilişkiler ile en önemlisi toplumu yönetenlerin de temiz, yani hijyenik olması gerekiyor.
Ülkemizde bunun böyle olduğunu maalesef söyleyemiyoruz.
Bırakın hijyenik olmayı, büyük bir kirliliğin içerisinde yaşayıp gidiyoruz.
***
Kamuoyuna her üç beş dakikada bir iç karartan haberler sunuluyor, cinayetler, kazalar, soygunlar, yolsuzluklar, rüşvetler vs.
Elbette toplumdaki bu gelişmeler devletimiz tarafından büyük bir ciddiyetle takip ediliyor, önlemler alınmaya veya üstü kapatılmaya çalışılıyor.
Devletimizi hükümet yönetiyor, ancak hükümet tarafından yapılan açıklamalarda devlete paralel olan veya devletin derininde olan birtakım yapılardan bahsediliyor.
Yani devletimiz içinde devletler faaliyet gösteriyor, bu nedenle de özellikle rüşvet, yolsuzluk ve talan gibi kirli adımlar ortaya çıkıyor veya tuzaklar kuruluyor, manidar zamanlarda yüz milyarlarca liralık vurgun dosyaları ortaya atılıyor.
Benim anlayamadığım devletin içindeki devletler illegal yapılar mıdır, yoksa devletin içindeki bu devletler yasal yapılar mıdır?
Yasal yapılarsa yaptıkları iş de yasal değil midir, ya da yasal değilse neden hemen haklarında fezlekeler düzenlenip apar topar cezaevine atılmamaktadırlar.
Eğer yasal yapılarsa yaptıkları iş de yasaldır, o zaman yaptıkları çalışmalar sonucu ortaya çıkan vurgunların sanıklarından neden hesap sorulmamaktadır?
Yargının ve polisin ortak çalışmasıyla ortaya konulan vurgun dosyaları, neden ortadan kaybolmaktadır veya polis tarafından zanlılar yakalanmamaktadır?
Buna benzer yüzlerce soru üretilebilir ama cevap veren bulunabilir mi tam bilemiyorum.
***
Benim son derece emin olduğum bir konu var ki, hırsızlık büyük bir suçtur ve hiç haz etmediğim bir konudur.
Ülkemizde son bir aydır kamu yetkisi kullanılarak yapılan devasa yolsuzluk ve rüşvet iddiaları havada uçuşmakta, dosyalar, fezlekeler hazırlanmaktadır.
Yani vatandaşın oylarını yağdırarak, “Bu devlet ve millet size emanet, Türkiye’mizi geleceğe taşıyın. Çoluğumuzu, çocuğumuzu eğitin, iş hayatına kazandırın, onlara yeni iş sahaları açın, aç susuz bırakmayın” diye görevlendirdikleri kişilerin, bu yetkilerle yüz milyarlarca liralık vurgun yaptıkları öne sürülmektedir.
Bu nasıl olabilir, aklım almıyor.
Devletin içinde 8 kollu bir ahtapotun varlığından, virüsten, çetelerden, evlerinden ayakkabı kutuları içinde milyonlarca euro ve dolar çıkan ve tutuklanan TC Bakanı çocuklarından, yolsuzluk suçlaması nedeniyle görevden alınan TC Bakanlarından, rüşvet olarak koluna 700 bin liralık saat takılan yine bir Türkiye Cumhuriyeti bakanından, dünya terörizm listesinde adı geçen kişilerin Başbakan korumaları tarafından karşılanmalarından, Başbakan’ın oğlunun hakkındaki iddialardan, vakıflardan, deniz fenerlerinden, liman vurgunlarından, hayali ihracattan vs. vs. sıkıldık, usandık artık.
Bana kalırsa siyaset ile ilgili de bir hijyen yönetmeliği çıkartılması gerekiyor.
Gerçi görünüşe bakılırsa bin tane genelge de çıksa bu işler çözülecek gibi değil.